Organik kumaşın izinde sürdürülebilir bir yolculuk: Tfifty
“Ustası olmak için çıraklığa yeterince zaman harcamanız şart. Yola çırak olarak çıkmayı kabul ederseniz, yolda karşınıza çıkan tecrübeler sizi ustalığa taşıyor.”
Ürün konseptiniz nasıl belirlendi ve bu girişime nasıl başladınız?
Aslında bu girişim, sadece evime ikinci el bir dikiş makinesi almak istememle başladı diyebilirim. Ancak bu isteğim aslında çok eskilere dayanıyor…
Çocukluğumda, annemin ve teyzemin çalıştığı tekstil atölyesinde çok vakit geçirir, artan kumaş parçalarından kendi çabamla kıyafetler ve oyuncaklar dikmeye çalışırdım. Eğitim hayatımın ardından global bir giyim markasında uzun yıllar yöneticilik yaptım. Tekstille iç içe geçen bu yıllarda, her ne kadar kendi tasarladığım kıyafetleri hayal etsem de hızlı tüketimin bir parçası olmak beni üzüyordu. Büyük bir kararla kurumsal hayattan ayrılmaya ve kendi hayallerimi gerçekleştirmeye karar verdim. Kurumsal yaşamdan sonra doğada geçirdiğim zaman ve yoga eğitmenliği yolculuğum sayesinde, hızlı moda anlayışı, hayat görüşümden çok uzak kalmaya başlamıştı. Hızlı modanın iklim değişikliklerine olan etkisinin büyük olduğunu, karbon ayak izini artırdığını ve bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğini hissettim. İhtiyaç duyulan kıyafetlerin doğal kumaşlardan yapılması ve “zamansızca” giyilebilmesi gerektiğine inandım.
Vücudumuza aldığımız ve giydiğimiz her şey bizi biz yapan unsurlardır. Hem doğa dostu hem de atalarımızın kullandığı kadim liflerden olan pamuk, keten ve keneviri harmanlayarak bir koleksiyon oluşturmayı hedefledim. İlk önceliğimiz, en iyi sertifikalı kumaşları bulmaktı. Ancak üretim aşamasına geldiğimizde çalıştığımız fason atölyelerin üretim süreçleri bizim düşüncelerimizi desteklemiyordu.
Tam bu noktada kendi atölyemizi kurma fikri ortaya çıktı…
Hayalimdeki ürünleri üretebilmek için bu üretim sürecinin tüm aşamalarını bilmem gerektiğini düşündüm. Yani işin mutfağında olmaya ihtiyacım vardı. İlk olarak kursa giderek kendi başıma kalıp çıkarmayı öğrendim. Teyzemin de desteğiyle tasarladığım ürünleri birlikte dikmeye karar verdik. Teyzemle birlikte makine almak için, rahmetli annemin de daha önce çalıştığı atölyeye gittiğimizde Mehmet Ali Usta ile tanıştık.
Kendisi bana, “Makine almadan önce, ürünlerini burada dikebildiğinde ve atölyeciliği öğrendiğinde satın al; bu iş ancak böyle olur,” dediğinde, o atölyede çıraklık hayatım başlamıştı bile. 😊 Bu çıraklık kısa sürede beni atölyenin hem yeni ustası hem de yeni sahibi yaptı. 😊 Bu nedenle, bu girişimin ilk adımının evime bir dikiş makinesi almak istemek olduğunu düşünüyorum. Bu yolda bana destek olan herkese teşekkür ediyorum.
Bu projeyi hayata geçirirken size ilham veren şey neydi?
Her bir adımımızda doğadan ilham aldık. Markamızın sloganı da bu: “Back to Nature.”
İnsanın toprağa basmaya, mavi gökyüzünü görmeye ve yeşilin bin bir tonu ile bütünleşmeye ihtiyacı var. Bunu yaparken de giysilerimizin bize bir bariyer oluşturmaması gerekiyor. Bu mucizeyi ancak böyle tamamlayabiliriz.
Hayatımda yoganın olması, hem kendime hem de dünyaya farklı bir pencereden bakmamı sağladı. Bu, benim için adeta bir uyanış gibiydi. Yoganın bedene yararları saymakla bitmez ama asıl uyanış ruhumuzda oluyor. Herkesin dünyayı bu gözle görmesini isterim. En büyük ilham kaynaklarımdan biri…
Markamızın logosu da yoga pozlarından olan, lotus oturuşundan ilham alıyor.
Tfifty markasını 3 kelime ile nasıl tanımlayabilirsiniz?
Zamansız, sürdürülebilir, doğa dostu.
Sizi en çok motive eden ve yaratıcı süreçlerinizi besleyen unsurlar nelerdir?
Beni bu yolda en çok motive eden kişi, eşim. Umutsuzluğa kapıldığımda bana inanıp her zaman cesaret verdi. Bu yolda bana inandığı için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Kurumsal hayatta çalıştığım dönemlerde, hem bedenen hem de ruhen bulunduğum ortama ait değilmişim gibi hissederdim; bu hissiyat beni çok yormuştu. Kendi zamanımı organize edebilmeyi, çalıştığım alanda mutlu ve yaratıcı olmayı çok istemiştim. Attığım her adımda bu hayale biraz daha yaklaşmak beni motive ediyor.
Müşterilerimizden gelen geri dönüşler de doğru yolda olduğumu hissettiriyor. Müşterilerimizin siparişlerini hazırlarken tüm kontrol süreçlerini özenle takip ediyorum. Her bir siparişi hediye verecekmiş gibi paketleyip kurdelesini takıyorum. Tfifty paketini açan kişiye kendini özel hissettirecek, %100 pamuktan oluşan kanvas çantalarla gönderiyoruz. Bazen hayat koşuşturmasında en önemli olan kendimizi unutuyoruz; ben de bunu hatırlatmak için paketleri özenle hazırlıyorum.
Sıfır atık projesi kapsamında tasarladığımız bu çantaları daha sonra bez çanta olarak kullanıma sunuyoruz. Çöpe atılacak hiçbir şey üretmemek bizim önceliğimiz.
Üretim aşamalarına ne kadar dahil oluyorsunuz?
Bu yola çıktığımda çırak olmayı kabul etmiştim. Müşteriye sunduğum her ürünün üretim aşamasına dahil olabilmek için her adımı öğrendim ve öğrenecek daha çok şey var… Ürün tasarımı, kalıp çıkarma ve kesim aşamaları bende. Bir ürünün tasarımı kadar, doğru kalıbı çıkartmak ve kesimde hiçbir problem yaşamadan dikim sürecine girmesini sağlamak da önemli. Zaman zaman makineye de oturduğum oluyor. Doğru ürünün güzel bir işçilikle ortaya çıkması için atölyeyi organize ediyor ve tüm stok yönetimini sağlıyorum.
En büyük hayaliniz?
Bana iyi gelen her şeyi insanlara sunabilmek istiyorum. Şu an küçük bir atölyemiz var ve satabileceğimiz kadar üretim yapıyoruz. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirebileceğimiz bir trend yaratmak istiyorum ve herkesin bu bilince geç kalmadan vardığı markaların birbirinden ilham alarak sayımızın artmasını hayal ediyorum. Hayvanları katletmeden, doğada tahribat yaratmadan çok daha güzel şeyler başarabileceğimize inanıyorum. Atölyemiz daha lokal bir bölgede bulunuyor ve tam zamanlı çalışamayan ama ek gelir arayan ev hanımlarına istihdam sağlamak için onları bu üretim aşamalarına dahil ediyoruz. Daha çok kadına istihdam sağlamak, hayallerimin arasında.
E ticaretle ilgilenmek isteyen kullanıcılara öneriniz nedir?
Artık e-ticaretin konuşulmadığı bir masa olduğuna inanmıyorum.😊 Ancak e-ticaret veya online alışveriş desek de, fiziksel mağazadan çok az farkı olduğuna inanıyorum. Burada müşteri, size internet üzerinden ulaşıyor; fakat fiziksel olarak gittiği mağazadan talep ettiği aynı şeyi sizden de talep ediyor. Bu nedenle, tüm operasyonu planlamış olmanız gerekiyor. Ben ise yolda olmayı öneririm. İstediğinizi yapmak için o işle ilgili öğrenim yolculuğuna hemen çıkmanız ve bu yolda sabırla devam etmeniz gerekiyor. Ustası olmak için çıraklığa yeterince zaman harcamanız şart. Yola çırak olarak çıkmayı kabul ederseniz, yolda karşınıza çıkan tecrübeler sizi ustalığa taşıyor. Emek verilen her işin mutlaka sonuca ulaşacağını akıldan çıkarmamak ve her günü gelişim basamakları olarak görmek gerektiğine inanıyorum.
Shopier hakkında düşünceleriniz?
Shopier, hayallerini gerçekleştirmek isteyenler için yolculuğa sizinle beraber çıkan yol arkadaşıdır. Yeni başlayan bir markanın müşterilerine ulaşabilmesi için ürüne ihtiyacı vardır; ancak müşterinin markaya ilk teması için bir güven ortamı sağlanması gerekir. Shopier, bu noktada güven sağlayıcı olarak bizi yolda tutan ilk yardımcımız oldu. Kullanıcı dostu bir ara yüze sahip ve herhangi bir sorun olduğunda hızlıca iletişim kurabiliyorsunuz.