Siu Studio ile ilham dolu seramik yolculuğu
“Kendi atölyemi açmak, bana sadece seramiğe olan tutkumun peşinden gitme şansı vermedi, aynı zamanda özgün tasarımlarımı dünyayla paylaşma fırsatı da sundu.”
Ürün fikrinin oluşumu ve projeyi hayata geçirme sürecinizden bahseder misiniz?
Ürün fikrinin oluşumu genellikle gözlem ve ihtiyaçlardan yola çıkarak gerçekleşiyor. Seramik alanında çalıştığım yıllar boyunca, hem geleneksel hem de modern seramik tasarımlarını inceleme fırsatım oldu. Bu süreçte, insanların günlük yaşamlarında ihtiyaç duydukları ancak estetik ve işlevselliği bir arada bulamadıkları ürünlere olan talebi fark ettim. Aynı zamanda, kendi tarzımla üreteceğim seramik ürünlerin hem sanatsal hem de pratik kullanım alanlarında yenilikçi tasarımlarla nasıl daha ilgi çekici hale getirilebileceğini düşündüm.
Öncelikle, detaylı bir piyasa araştırması yaparak hangi ürünlerin eksik olduğunu belirledim. Hedef kitlemi ve onların ihtiyaçlarını analiz ettikten sonra tasarım aşamasına geçtim. Çizim ve prototiplerle başladım, kullanıcı geri bildirimlerini dikkate alarak tasarımlarımı geliştirdim. Üretim sürecinde kaliteli malzemeler ve titiz işçilikle çalışarak dayanıklı ve kullanışlı ürünler ortaya çıkardım. Pazarlama stratejisi oluşturarak sosyal medya, online platformlar ve sergilerle ürünlerimi tanıttım. Uluslararası pazara açılmak da önemli bir adımdı; yurtdışındaki talepleri göz önünde bulundurarak ürünlerimi bu pazara sundum.
Bu projeyi hayata geçirirken size ilham veren şey neydi?
Ben lisede Resim ve Heykel okudum, üniversitede ise Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nden mezun oldum, ikinci dalım da Endüstriyel Tasarım. Üniversite yıllarımda ve mezuniyet sonrasında çeşitli yerlerde seramik üzerine çalıştım. Bu süreçte fark ettiğim ve açıkçası içime sindiremediğim bir durum vardı: İnsanların seramiğe hobi amaçlı başlayıp, sadece maddi durumlarının iyi olması ve geniş çevreleri sayesinde, seramikte bir eğitim almadan ders verip atölye açarak çalışanlar üzerinden kazanç elde etmeleriydi.
Şu an çeşitli ülkelere toplu seramik üretimleri yapıyorum ve vizyon ile tasarım bilgisinin bu alanda ne kadar önemli olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyorum. Kendi atölyemi açmaya iten temel sebep de bu oldu. Seramik bilgisi olmayan ve benim tasarımlarımı kullanarak atölyelerini büyüten insanların yanında çalışmak yerine, kendi yolumu çizmeye karar verdim.
Kendi atölyemi kurma süreci oldukça zorlu geçti ve hala da zorluklarla karşılaşıyorum, ancak bu kararımın ne kadar doğru olduğunu her gün daha iyi anlıyorum. Kendi atölyemi açmak, bana sadece seramiğe olan tutkumun peşinden gitme şansı vermedi, aynı zamanda özgün tasarımlarımı dünyayla paylaşma fırsatı da sundu. Çok şükür ki bu yola çıkmışım ve kendi atölyemi kurmuşum.
Siu Studio markasını 3 kelime ile nasıl tanımlarsınız?
Siu Studio bana göre benzersiz, doğal ve zamansız.
Benzersiz, çünkü atölyede çoğu ürünü kalıp kullanmadan el ile şekillendirme yöntemlerini kullanarak üretiyorum. Bu sayede, aynı tasarımda üretilen ürünler arasında da her bir ürün benzersiz oluyor. Her bir parçayı özgün bir şekilde yaratıyorum. Bu nedenle Siu Studio’dan bir ürün satın aldığınızda, eşsiz bir eser almış oluyorsunuz.
Doğal, çünkü Siu Studio tamamen el yapımı ve doğal formlardan ilham alan benzersiz ürünleriyle tanınan bir marka. Bardaklar, heykeller ve ev eşyaları üretiyorum. Her biri özenle tasarlanmış ve ustalıkla işlenmiş zarif eserler. Ürünlerim, tasarımın ve zanaatın birleşiminden doğan özgün karakterleriyle öne çıkıyor.
Zamansız, çünkü doğal malzemelerin estetik potansiyelinden ilham alıyorum ve bu sayede zamansız bir güzellik sunuyorum. Ürünlerim sadece kullanıldıkları anda değil, yıllar sonra da estetik değerlerini koruyacak. Zamansız tasarımlarım, günlük yaşamın her anında güzellik sunacak.
Üretim aşamasında bir gününüz nasıl geçiyor?
Atölyede tek başıma çalışmak çok yorucu ama aynı zamanda çok keyifli. Genellikle “kendi işin, ne kadar rahatsındır” tarzı yorumlar alsam da durum tam tersi, çünkü atölyede her şeyle kendim ilgileniyorum. Hem tasarımcı, hem fotoğrafçı, hem sosyal medya uzmanı, hem tedarikçi hem de pazarlama uzmanıyım ve bu liste uzayıp gidiyor.🙂
Günlük üretim sürecim genellikle 10:30 gibi başlıyor. Kendi ürünlerimi sattığım kadar özel siparişler de alıyorum ve bazı markalar için özel tasarımlar üretiyorum. Siparişleri genellikle öncelik sırasına göre düzenliyorum ve o gün üretilecek ürünleri buna göre belirliyorum.
Aynı zamanda üretim esnasında videolar çekmeye çalışıyorum; bu hem işimin belgelenmesini sağlıyor hem de içerik oluşturmamı kolaylaştırıyor. Gelen siparişleri erken saatlerde paketliyor, stoklarda azalan modelleri üretim sırasına ekliyorum. Eğer o güne ayarladığım bir workshop varsa, ona göre atölyeyi düzenliyor ve malzemelerimi hazırlıyorum. Genellikle cuma günleri aylık kurslar düzenliyorum ve ders sonrası üretim sürecim devam ediyor.
Genellikle iş çıkış saatlerinde arkadaşlarım atölyeye ziyaretime geliyorlar; bu da çalışma ortamımı daha eğlenceli hale getiriyor. Birlikte vakit geçirmek, fikir alışverişi yapmak ve yeni projeler üzerinde tartışmak benim için büyük bir motivasyon kaynağı oluyor. Atölye ortamım, hem yaratıcı sürecim hem de sosyal etkileşimim için çok değerli bir alan.
Peki, tüm bu özel ürünler arasında sizi en çok heyecanlandıran hangisi oldu?
Beni en çok heyecanlandıran tasarımım, üniversitede yaptığım ilk tasarım olan Wavy Cup. Bu tasarımın ilk ortaya çıkış amacı, tek bir kalıp kullanarak üç farklı boyda bardak üretmeyi mümkün kılmaktı. O zamanlar öğrenci olduğum için çok fazla para harcamadan en verimli üretim yöntemini bulmaya çalışıyordum.
O zamandan beri, Wavy Cup’ın farklı renklerini üretiyorum ve bu tasarımın zaman içinde nasıl geliştiğini görmek benim için büyük bir mutluluk kaynağı oldu. Her bir renk seçimi, tasarımın estetiğini ve kullanım çeşitliliğini arttırarak ürünün benzersizliğini vurguluyor.