

Her zaman çiziyordum aslında ama şimdiki anlamda çizmeye, pandemi başlamadan bir iki ay önce başladım. Grafik okumuştum üniversitede, mutlaka bir etkisi olmuştur yaptığım şeye. Ama yaptığım şeyi yapmaya başlarken aklımda bir “şey” yapmak yoktu. Herhangi bir planla başlamadım. Canım istediği için çizdim, hatta çizmeseydim o günlerde içinde bulunduğum bunalım halini atlatamazdım. Uzun zamandır anlatmak istediğim hikâyeler var. Aynı zamanda çizmeyi de seviyorum. İkisini birleştirdim ansız ve plansız bir şekilde. Daha doğrusu kendimi birleştirmiş buldum.
Ipad’in Procreate uygulamasını kullanıyorum. Daha öncesinde Illustrator, Photoshop hatta After Effects kullandığım da oldu. Uzun zamandır kâğıt kalem almadım elime, özlediğimi de söyleyemem.
Çok fazla var, birini saysam ötekine haksızlık olur. Kemal Gedik’in çizimlerini pek beğeniyorum. Vardal Caniş, Aybala Yalçın, Meltem Şahin, Ahmet Özcan bunlardan birkaçı.
Dürüst olmak gerekirse, varoluşçuluğun tam olarak ne anlama geldiğinden emin değilim. Bu tanımın sınırlarını tanımıyorum. “Evet, yaptığım şey tam olarak budur” diyemiyorum. Var olmaya çalışıyorum yalnızca ve çizdiklerim sanırım bu çabamın teri. Kendimi tanımlamak için kullandığım tek kelime ‘’ben’’dir. Başka da bir kelimeye ihtiyaç duymuyorum. Çizimlerimde şeffaf olmaya çalışıyorum, hissetmediğim bir şeyi çizmiyorum. Bunu, dürüstlüğün mihenk taşı olarak görüyorum.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Buna biraz pişkin bir cevap vereceğim için üzgünüm ama pandemi benim yaşamak istediğim zaman aralığını tanıdı bana. Okumaktan ve düşünmekten başka yapabileceğim bir şeyin olmadığı bir zamana ihtiyacım vardı, hapiste gibi. Bol bol zamanım oldu. Kedimle güneşin altında oturup hiçbir şey yapmamakla beslendim. İnsanların iç dünyalarına yöneldiği bir dönem oldu ve sanırım bu nedenle de çizimlerim beklemediğim bir ilgi gördü.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Sadece Shopier kullandım ve gayet memnunum. Sağladığı kolaylıklar hiç de az değil; destek aradığım zaman hemen bulabiliyor ve hiç sıkıntı yaşamıyorum.